Sosyal Medya

Makale

Almanya da ‘Şark Mes’elesi’ gereğince davranıyor

Alman Meclisi’nin, Birinci Dünya Savaşı sırasında, en az 5-6 milyon müslümanın da ölümüyle neticelenen felaket içinden sadece ermeni halkının -o da, yarım milyondan baÅŸlayıp 1,5 milyona kadar yükseltilen- kayıplarını esas alarak bir karar çıkartması karşısında ÅŸaşırmamak gerek.. Çünkü bu karar gerçekte, Miladî -19. Yüzyıl Avrupası’nın büyük devletleri sayılan ‘Duvel-i Muazzama’nın ‘Åžark Mes’elesi’nin yaptırımlarının bir devamından ibarettir.

***

Devletler arasında devamlı savaÅŸlar olur, barışlar olur.. Bu, bir bakıma, insanlık komedisidir.

Ve bu oluÅŸlar tarafların güç ve menfaat planlarına göre ÅŸekillenir.  

Ama acı ve toplumların bünyesini derinden yaralayan durum, aynı ülke içinde, asırlarca bir arada yaÅŸamış olan dinî veya etnik bir takım sosyal grupların birbiriyle savaÅŸa tutuÅŸmalarıdır; yani iç-savaÅŸ’tır. Hele de asırlarca dostça yaÅŸayan sosyal kesimlerin çeÅŸitli etkenlerle birbirinin boÄŸazına sarılması, korkunç bir felakettir.

Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi de bizim toplumumuzda, ‘Ermeni Mes’elesi’ olarak karşımıza çık(arıl)mıştır, çıkmaktadır.

***

Müslümanlar Anadolu’ya gelip, hâkimiyetlerini adım-adım güçlendirirken, Anadolu’nun özellikle doÄŸusunda ve Bizans tahakkümünde yaÅŸayan iki büyük sosyal grup vardı, kürdler ve ermeniler..

Kürdler müslüman oldukları için müslümanların bir büyük gücü olan Selçuklu devletiyle birlikte hareket etmeleri tabiî idi.

Ermeniler ise kendilerine Bizans Ä°mparatorluÄŸu’nun baskısından ÅŸikayetçi idiler. Bu yüzden, dinlerine, kiliselerine karışılmaması halinde, Selçuklularla iÅŸbirliÄŸi yapabileceklerini bildirdiler. Esasen, müslümanların da, baÅŸkalarının dinlerine karışmamakinançlarının bir gereÄŸi olduÄŸundan, miladî-1060’larda baÅŸlayan bu birliktelik, 1860’lara kadar 800 yıl sürdü. Hattâ, ermeniler bir de hainlik etmeyen bir kavim, kavm-i necîb (asil, soylu kavim) olarak anıldılar. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin hemen bütün acılarını, sevinçlerini müslümanlarla birlikte yaÅŸadılar.

***

Ama kendilerini doÄŸudan, Balkanlardan asırlarca tehdit etmiÅŸ olan Osmanlı’nın zayıf ânını yakalayan ve miladî- 19. asırda Duvel-i Muazzama diye anılan güçlü Avrupa devletleri, Osmanlı içindeki birçok dinî ve etnik unsurları tahrik etmeye baÅŸladılar.

Bu programın adı da, ‘Åžark Mes’elesi’ idi.

‘Ermeni Mes’elesi’ de, Osmanlı’nın çökertiliÅŸinde etkili olan hemen bütün mes’eleler de o ‘Åžark Mes’elesi’nin bir yansımasıydı. O kavm-i necîb’în adına ortaya çıkarılan bir takım silahlı mücadele teÅŸkilatları, üstelik ve müslümanlarının güçlü olduÄŸu dönemlerde deÄŸil, hasta olduÄŸu dönemlerde dış-düşman odakların tahrikleriyle müslümanlara ihanet ettiler ve bu, bütün ermenilerin suçu gibi gösterilmek talihsizliÄŸine de uÄŸradı.

***

Bugün ise Osmanlı’nın merkez üssü durumundaki coÄŸrafyada yeni bir güç yükselmesinin korkusuyladır, uluslararası yeni entrikaların tezgahlanması.. Ama Ã¶ldürmeyen yara bünyeyi güçlendirir.

Bir farkla ki dün, ‘Hasta Adam’ sayılan bir Osmanlı vardı; bugün yeniden ayaÄŸa kalkmaya çalışan ve güçlenen bir ülke..

***

Haa, denilebilir ki, Allah aÅŸkına, hiç mi bir ÅŸey olmadı ermeni halkına..

Olmaz olur mu?

Ama Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı’nda (93 Harbi’nde) yaÅŸandığı gibi, ermenici örgütlerin Rus ordularıyla tekrar iÅŸbirliÄŸi yapamaması için ermeniler hassas bölgelerden Osmanlı ülkesinin Suriye ve Lübnan gibi uzak yerlerine tehcir / zorla göç ettirilirken, elbette büyük acılar yaÅŸandı.

Ama bugün o acıların tek taraflı olarak kaşınması gerçekte emperyalistlerin korkularından kaynaklanmaktadır. Bu oyunu bozacak olan ermeni halkıdır, yoksa nice büyük acılar daha yaşanır, bu coğrafyada.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.